2025 İtibarıyla Anonim ve Limited Şirketlerde Sermaye Artırımı, Ortaklık Yapısı ve Pay Devri

Şirket Türleri Açısından Sermaye Artırımı ve Ortaklık Yapısı

Türk Ticaret Kanunu’na (TTK) göre sermaye şirketleri, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş, ortakların sorumluluğunun taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı olduğu şirketlerdir. Bu kapsamdaki en yaygın iki tür anonim şirket (A.Ş.) ve limited şirket (Ltd. Şti.) olup 2025 itibarıyla kurulmaları için gereken asgari sermaye tutarları sırasıyla 250.000 TL ve 50.000 TL olarak uygulanmaktadır. Limited şirket ortak sayısı en fazla 50 ile sınırlıdır, anonim şirketlerde ise bir kişi dahi şirket kurabilir ve ortak sayısında üst sınır bulunmaz. Her iki şirket türünde de ortaklar, şirket borçlarından dolayı sadece koydukları sermaye miktarıyla sorumludur; şirket alacaklıları ortakların kişisel malvarlığına başvuramaz.

Sermaye artırımı, şirketin ödenmiş sermayesinin yeni kaynaklarla yükseltilmesi işlemidir. Anonim ve limited şirketlerde sermaye artırımı, mevcut ortakların şirkete ek sermaye koyması veya yeni yatırımcıların pay alması yoluyla yapılabilir. Artırım karşılığı sermaye koyma, nakdi (para) olabileceği gibi makine, taşınmaz gibi ayni sermaye konulması da mümkündür. Ayrıca iç kaynaklardan sermaye artırımı (bedelsiz artırım) yolu da vardır: Bu yöntemle şirket birikmiş kârlar, yedek akçeler veya fonlar gibi özkaynak kalemlerini sermayeye ekler ve mevcut ortaklara bedelsiz paylar dağıtır. Dışarıdan (nakdi/ayni) sermaye artırımında, TTK şirketi ve ortakları korumak için bazı şartlar öngörür. Özellikle, yeni sermaye taahhüdü alınabilmesi için daha önce taahhüt edilmiş sermayenin tamamen ödenmiş olması gerekir. Kanun, önemsiz sayılabilecek küçük eksik ödemelerin artırıma engel teşkil etmeyeceğini belirtmiştir. Ayrıca şirketin bilançosunda sermayeye eklenebilecek nitelikte kullanılabilir iç kaynaklar varsa, bunlar değerlendirilmeden ortaklardan nakit talep edilmemesi esastır. Bu kural, finansal durumu zayıf ortakların korunmasını ve şirket içinde mevcut kaynaklar varken gereksiz sermaye çağrılarının önlenmesini amaçlar.

Anonim şirketlerde sermaye artırımı esas sermaye sistemi veya kayıtlı sermaye sistemi dâhilinde gerçekleştirilebilir. Halka kapalı çoğu anonim şirket esas sermaye sistemine tabidir; bu sistemde her sermaye artışı genel kurul kararı gerektirir ve şirket esas sözleşmesinin (ana sözleşmenin) sermaye maddesinin değiştirilmesiyle yapılır. Diğer yandan, şartları sağlayan bazı anonim şirketler kayıtlı sermaye sistemine geçerek, önceden belirlenen bir tavan sermaye sınırına kadar yönetim kuruluna tek taraflı sermaye artırımı yetkisi verebilirler. 2024 yılında yapılan değişiklikle halka kapalı bir anonim şirketin kayıtlı sermaye sistemine geçebilmesi için başlangıç sermayesinin en az 500.000 TL olması şarttır. Kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulu, genel kurulu her seferinde toplamadan, uygun gördüğü zamanlarda tavan sınırı içinde sermayeyi artırma kararı alabilir. Bu durum anonim şirketlere sermaye artırımında esneklik ve hız kazandırır. Limited şirketlerde ise kayıtlı sermaye sistemi bulunmaz; her sermaye artışı genel kurulun onayıyla ve esas sözleşme değişikliği yapılarak gerçekleştirilir. Dolayısıyla limited şirketlerde yeni ortak alınması veya mevcut sermayenin yükseltilmesi, ortakların belirli yasal oranlarda çoğunlukla karar almasını gerektirir.

Ortaklık yapısı sermaye artışlarından doğrudan etkilenir. Sermaye artırımı sonucunda şirket yeni paylar ihraç eder ve bu paylar mevcut ortaklar veya dışarıdan yatırımcılar tarafından taahhüt edilir. TTK, mevcut ortakların pay oranlarının korunabilmesi için rüçhan hakkı (öncelikle yeni pay alma hakkı) tanımaktadır. Buna göre bedelli sermaye artışında her pay sahibi, şirkete konulan yeni sermayeden, mevcut paylarının sermayeye oranına göre alma hakkına sahiptir. Bu hak, ortakların şirket içindeki güç dengelerini korumasına hizmet eder ve esas sözleşmeyle kaldırılamaz. Ancak haklı sebeplerin varlığında ve kanunun öngördüğü ağırlaştırılmış nisap ile alınacak bir karar ile rüçhan hakkı sınırlanabilir veya kaldırılabilir. Örneğin şirket acil sermaye ihtiyacı içindeyse ve stratejik bir yatırımcının ortak olması gerekiyorsa, genel kurul yüksek çoğunlukla mevcut ortakların yeni pay alma hakkını sınırlayıp doğrudan bu yatırımcıya pay ihracı yapılmasına karar verebilir. Kanun koyucu, böyle istisnai durumlarda dahi rüçhan hakkının kısıtlanması kararının haklı bir sebebe dayanmasını, hiçbir ortağın sebepsiz yere zarar görmemesini şart koşmuştur. Nitekim TTK md.461, rüçhan hakkının bazı pay sahiplerini zarara uğratmak veya bazı kişileri kayırmak amacıyla kullanılamayacağını açıkça vurgulamaktadır. Sonuç olarak, anonim ve limited şirketlerde sermaye artırımı şirketin ortaklık yapısını değiştirme potansiyeline sahip kritik bir süreçtir. Mevcut ortaklar paylarını korumak için genellikle sermaye artışına katılırken, yeni ortaklar şirkete dâhil olacağında bu kararın şirket stratejisine etkisi dikkatle değerlendirilmelidir.

Ana Sözleşme Değişiklikleri ve Hukuki Önemi

Sermaye şirketlerinin ana sözleşmesi (esas sözleşmesi), şirketin temel kuruluş belgesi olup ortaklık yapısını, sermaye tutarını, payların nominal değerini, imtiyazlı pay olup olmadığını ve benzeri pek çok hükmü içerir. Bu nedenle sermaye artırımı, pay devri, şirket tür değiştirme gibi önemli işlemler çoğu zaman ana sözleşmede değişiklik yapmayı gerektirir. Özellikle anonim ve limited şirketlerde sermaye artırımı kararı, esas sözleşme değişikliği niteliğindedir ve yeni sermaye tutarının esas sözleşmenin sermaye maddesine işlenmesini zorunlu kılar. Esas sözleşme değişiklikleri, kanunen genel kurul kararıyla ve belirli çoğunluk şartlarıyla yapılır. TTK ve şirket sözleşmesi aksini öngörmedikçe, genel kurulda sermaye artırımı gibi esas sözleşme değişikliği kararları şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği toplantıda oyların çoğunluğuyla alınabilir. Esas sözleşme daha ağır bir nisap öngörmüşse, örneğin ortakların %75’inin onayı gibi, bu durumda o şart geçerli olacaktır.

Ana sözleşme değişikliğinin hukuki önemi büyüktür; zira şirketin anayasası sayılan bu sözleşmedeki bir değişiklik, şirketin temel yapısında ve ortakların haklarında değişim anlamına gelir. Bu nedenle, kanun koyucu süreci sıkı şekil şartlarına bağlamıştır. Genel kurul toplantısı, kanunda belirtilen usule göre yapılmalı, karar noter huzurunda tutanak altına alınmalı ve gereken hallerde Bakanlık temsilcisi gözetiminde gerçekleştirilmelidir. Örneğin bazı şirketlerde (halka açık şirketler, belirli faaliyet alanlarında izinle kurulan şirketler vb.) esas sözleşme değişikliği için önceden ilgili Bakanlık veya düzenleyici kurum izninin alınması gerekir. Bu tür durumlarda sermaye artırımı veya diğer değişiklik kararları ancak gerekli izinler sağlandıktan sonra genel kurulda oylanabilir.

Alınan ana sözleşme değişikliği (örneğin sermaye artırımı) kararı, ticaret siciline tescil edilmedikçe hukuken geçerlilik kazanmaz. TTK uyarınca genel kurulun sermaye artışı kararı alındıktan sonra en geç üç ay içinde ticaret siciline tescil edilmesi zorunludur. Aksi takdirde karar ve varsa alınmış resmi izinler hükümsüz hale gelir. Ayrıca Ticaret Sicili Yönetmeliği’ne göre genel kurul kararının 30 gün içinde ticaret siciline başvurularak tescil işlemlerinin başlatılması gerekmektedir. Tescil, kararın ilanı ile birlikte üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmesini sağlar ve sermaye artışının yeni tutarı, tescilden sonra şirket alacaklıları ve diğer ilgililer bakımından geçerli olur. Bu bakımdan, örneğin sermaye 100.000 TL’den 300.000 TL’ye çıkarılmışsa ve henüz tescil tamamlanmamışsa, şirket hukuken hâlâ 100.000 TL sermayeli sayılır. Tescil işlemi tamamlandığında ise ana sözleşmenin yeni şekli yürürlüğe girer ve şirketin sermayesi artık 300.000 TL olarak kabul edilir.

Sermaye artırımı sürecinde ana sözleşme değişikliğinin yapılması, şirket ve ortaklar açısından bazı önkoşulların kontrol edilmesini de gerektirir. Yukarıda değinildiği gibi, kanun sermaye artırımından önce önceki sermayenin ödenmiş olmasını şart koşar ve bu husus sermaye maddesinin tadilinde beyan edilir. Ayrıca artırıma iç kaynaklardan iştirak edilmeyecekse, şirketin iç kaynaklarının sermayeye dönüştürülebilecek kalemlerden olmadığının tespit edilmesi gerekir. Sermaye artırımı kararında, artırılan sermayenin pay sahiplerince taahhüt edilmesi ve taahhütlerin kayıtsız şartsız (şartsız) olması zorunludur. Yeni payların tamamı taahhüt edilmeden sermaye artışı tamamlanmış sayılmaz. Nakit sermaye artışlarında kanun, artırılan tutarın en az dörtte birinin tescilden önce şirket adına açılan bir banka hesabına yatırılmasını, kalan kısmın ise karar tarihinden itibaren 24 ay içinde ödenmesini öngörmektedir. Bu şekilde, şirket alacaklılarının korunması ve sermaye artışının güvenilirliği sağlanmış olur.

Ana sözleşme değişiklikleri yapılırken asgari sermaye ve benzeri yasal gerekliliklere de dikkat edilmelidir. Nitekim 24 Kasım 2023 tarihli ve 7887 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile anonim ve limited şirketlerin TTK’daki asgari sermaye tutarları artırılmış; anonim şirketlerde 50.000 TL’den 250.000 TL’ye, limited şirketlerde 10.000 TL’den 50.000 TL’ye yükseltilmiştir. Bu karar uyarınca 1 Ocak 2024’ten itibaren yeni kurulan şirketler için bu tutarlar geçerlidir. Hâlihazırda daha düşük sermaye ile kurulmuş mevcut şirketlerin ise derhal sermaye artırmaları zorunlu kılınmamıştır; ancak mevcut sermayesi yeni asgari tutarın altında olan şirketler, ileride sermaye artışı, sermaye azaltımı, birleşme, bölünme veya nev’i değişikliği gibi sermaye maddesini değiştiren bir işlemi gerçekleştireceklerse, sermayelerini en az yeni asgari tutara çıkarmak durumundadır. Örneğin sermayesi 20.000 TL olan bir limited şirket, 2025’te yeni bir ortak almak üzere sermaye artışı yapacaksa, artırımla birlikte sermayesini en az 50.000 TL’ye yükseltmelidir. Aksi takdirde ticaret sicili, yapılan işlemi tescil etmeyecektir. Bu düzenleme, şirketleri asgari sermaye şartına uyumlu hale getirmeyi amaçlamaktadır. Aynı zamanda, anonim şirketlerde sermayesi belirli tutarın (yeni asgari sermayenin 5 katının) üzerinde olanlara Avukatlık Kanunu gereği getirilen zorunlu avukat bulundurma yükümlülüğü de yeni sermaye tutarlarına göre güncellenmiştir (örneğin, bu sınır 2024 itibarıyla 1.250.000 TL sermayeye yükseltilmiştir). Dolayısıyla sermaye artırımı planlanırken, şirketin yükümlülükleri ve yeni sermaye seviyesinin getireceği sorumluluklar da göz önünde bulundurulmalıdır.

Ortaklar Arası İlişkiler ve Uyuşmazlıkların Çözümü

Sermaye artırımı ve pay devri gibi işlemler, şirket ortakları arasındaki güç dengelerini ve ilişkileri etkileyebilecek kritik kararlardır. Bu süreçlerde çoğunluk pay sahipleri ile azınlık pay sahiplerinin menfaatleri çatışabilir. Kanun, azınlık ortakların haklarını korumak ve olası uyuşmazlıkları en aza indirmek için çeşitli mekanizmalar öngörmüştür. Bunlardan en önemlisi yukarıda bahsedilen rüçhan hakkıdır. Rüçhan hakkı sayesinde mevcut ortaklar, şirket yeni pay çıkarırken kendi payları oranında öncelikli olarak bu payları alma imkânına sahiptir. Böylece herhangi bir ortağın istemeden pay oranının azalması (sulandırılması) önlenmiş olur. Rüçhan hakkı, şirket sözleşmesiyle tamamen kaldırılamaz; yalnızca somut gerekçelerle ve sıkı şartlarla sınırlandırılabilir. Bu durum, şirket içi dengelerin korunmasına hizmet eden önemli bir ilkedir. Eğer genel kurul haklı bir sebep olmaksızın azınlık aleyhine sermaye artırımı yaparak belirli kişilere imtiyaz sağlamak isterse, bu kararın iptali yargıdan talep edilebilir. TTK md. 447 uyarınca kanuna veya esas sözleşmeye aykırı genel kurul kararlarının iptali için pay sahipleri, karar tarihinden itibaren üç ay içinde mahkemeye başvurabilirler. Dolayısıyla, örneğin çoğunluk pay sahipleri azınlığı dışlamak amacıyla orantısız bir sermaye artışı kararı alırlarsa, azınlık ortaklar bu karara karşı yargı yoluna gidebilir.

Azınlık hakları, ortaklar arası dengede uyuşmazlıkları önleyici bir diğer unsurdur. TTK, anonim şirketlerde sermayenin en az %10’unu (halka açık şirketlerde %5’ini) temsil eden pay sahiplerine bazı özel haklar tanımıştır. Bu kapsamda azınlık ortaklar genel kurulu toplantıya çağırma, finansal tabloların incelenmesi için özel denetçi atanmasını talep etme, önemli gördükleri konuların görüşülmesini isteme gibi haklara sahiptir. Bu haklar, çoğunluğun şirketi tek taraflı yönetmesini sınırlayarak ortaklar arasındaki ilişkilerin şeffaf ve adil olmasına katkı sağlar. Çoğunluk pay sahipleri de TTK md.357’de düzenlenen eşit işlem ilkesi gereği, tüm pay sahiplerine eşit koşullarda eşit muamele etmekle yükümlüdür. Aksi halde, örneğin bazı ortaklara kâr dağıtıp bazılarına dağıtmamak gibi ayrımcı işlemler ciddi uyuşmazlıklara yol açabilir ve yargısal süreçlere konu olabilir.

Limited şirketlerde ortaklar arası ilişkiler, daha sınırlı sayıda kişinin ortak olması nedeniyle anonim şirketlere kıyasla daha yakın ve kişisel bir karakter taşıyabilir. Bu nedenle TTK, anonim şirketlerden farklı olarak limited şirketlerde haklı sebeplerin varlığı durumunda ortaklıktan çıkma veya çıkarılmayı mümkün kılan özel hükümler getirmiştir. Bir limited şirket ortağı, haklı bir sebebe dayanarak şirketten ayrılmak isterse mahkemeden şirketin feshini istemek yerine payının gerçek değeri karşılığında şirketten çıkmasına karar verilmesini talep edebilir (TTK md.638). Aynı şekilde, diğer ortaklarla ciddi geçimsizlik yaratan veya şirkete zarar veren bir ortak varsa, şirket sözleşmesinde öngörülmüş sebepler mevcutsa genel kurul kararıyla bu ortak şirketten çıkarılabilir. Şirket sözleşmesinde böyle bir hüküm yoksa dahi, haklı sebebin varlığında şirketin dava yoluyla ilgili ortağı çıkarması mümkündür. Örneğin, limited şirket sözleşmesinde “ortağın şirket sırlarını ifşa etmesi” haklı bir çıkarılma sebebi olarak yazılmışsa ve bu durum gerçekleşmişse, genel kurul kararıyla o ortak çıkarılabilir. Çıkarılan veya ayrılan ortağın payının gerçek değeri hesaplanarak kendisine ayrılma akçesi ödenir. Bu mekanizmalar, şirketin feshedilmesine gerek kalmadan uyuşmazlık yaratan ortakla yolların ayrılabilmesine imkân tanıyarak şirketin devamlılığını sağlamaya yöneliktir.

Pay devirlerinde de ortaklar arasında uyuşmazlıklar çıkabilir. Özellikle limited şirketlerde ortaklar, şirket sözleşmesi ile pay devrine sıkı kısıtlamalar koyma eğilimindedir. Bir ortağın payını üçüncü bir kişiye devretmek istemesi halinde, diğer ortaklar stratejik veya kişisel nedenlerle bu yeni kişiyi şirkette görmek istemeyebilir. TTK md.595, limited şirkette esas sermaye payının devri için genel kurul onayını şart koşarak aslında mevcut ortaklara bir kontrol imkânı vermektedir. Genel kurul, makul bir sebep göstermeksizin de pay devrine onay vermekten kaçınabilir. Böylece ortaklar arası uyum korunmaya çalışılır. Ancak bu durum payını devredemeyen ortağın haksız şekilde şirketten çıkamamasına yol açmamalıdır. Kanun, tam da bu noktada, pay devri onaylanmayan ortağa haklı sebeple çıkma hakkı tanıyarak denge kurmuştur. Yani pay devri şirket sözleşmesiyle yasaklanmış veya genel kurulca reddedilmişse, ilgili ortak haklı sebep ileri sürerek mahkemeden şirketten ayrılma talebinde bulunabilir. Bu hak, ortakların şirkette zorla tutulmasını engelleyen önemli bir emniyet sübabıdır.

Ortaklar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde, TTK hükümleri dışında sözleşmesel çözümler de devreye girer. Birçok ortak, şirket kurulurken veya yeni yatırım alırken aralarında hissedarlar sözleşmesi (ortaklar sözleşmesi) imzalamakta ve bu sözleşmede pay devri, yönetim hakkı, kar dağıtımı gibi konularda özel düzenlemeler yapmaktadır. Örneğin önalım hakları, birlikte satış (tag-along) ve ayrıcalıklı alım hakları bu tip sözleşmelere konularak, pay devri hallerinde ortaya çıkabilecek anlaşmazlıklar en baştan düzenlenir. Bu sözleşmeler, kanuna aykırı olmadıkça tarafları bağlar ve olası anlaşmazlık anında çözüm rehberi işlevi görür. Ayrıca, son yıllarda şirket içi anlaşmazlıkların giderilmesi için arabuluculuk müessesesi de önem kazanmıştır. Türk hukukunda ticari uyuşmazlıklarda dava açmadan önce arabulucuya başvurmak birçok durum için zorunlu hale gelmiştir. Ortaklar arası ihtilaflarda arabuluculuk yoluyla, tarafsız bir uzman eşliğinde müzakereler yapılarak dostane çözüm aranabilir. Eğer bu da sonuç vermezse, şirket sözleşmesinde belirtilmişse tahkim (arabuluculuk sonrası bağlayıcı hakem yargılaması) yoluna gidilebilir veya genel hükümlere göre ticaret mahkemelerinde dava açılarak yargı yoluna gidilir. Uyuşmazlığın konusuna göre, genel kurul kararının iptali davası, haklı sebeple fesih veya çıkma davası gibi hukuki süreçlerden uygun olanı işletilir. Sonuç olarak, şirket ortakları arasındaki ilişkilerde çıkabilecek sorunların çözümü hem kanun hükümleriyle hem de tarafların önceden yaptığı anlaşmalarla çerçevelenmiştir. Önemli olan, sorunların ortaya çıkmadan önce öngörülüp düzenlenmesi ve ortaya çıksa bile şirketin faaliyetlerini aksatmadan, mümkünse dostane yöntemlerle giderilmesidir.

Pay Devri Süreci ve Ticaret Sicili İşlemleri

Pay devri, bir şirket ortağının sahip olduğu payları (hisseleri) kısmen veya tamamen başka bir kişiye devretmesi işlemidir. Anonim ve limited şirketlerde pay devrinin hukuki prosedürü farklılık gösterir.

Anonim şirketlerde pay devri, payların türüne göre değişir. Eğer pay senedi çıkarılmamış (çıplak pay) ise, bu paylar alacağın temliki (devir sözleşmesi) yoluyla devredilebilir ve şirket pay defterine yeni pay sahibinin kaydedilmesi ile devir tamamlanır. Nama yazılı pay senedi bastırılmış ise, kanunen emre yazılı senet hükmünde sayılır; dolayısıyla devri için senedin ciro edilip yeni hamile teslim edilmesi ve bu devir işleminin şirket pay defterine işlenmesi gerekir. Pay defterine kayıt yapılmadığı sürece nama yazılı pay senedi devri, şirket bakımından hüküm ifade etmez. Hamiline yazılı pay senetleri ise sadece zilyetliğin devriyle (senedin teslimiyle) el değiştirebilir. Ancak 2021’de yürürlüğe giren yasal düzenleme uyarınca, hamiline pay senetlerinin devri Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK)’na bildirilmek zorundadır; MKK’ya bildirilmemiş bir hamiline pay devri şirkete karşı ileri sürülemez. Böylece hamiline pay sahiplerinin takibi ve şeffaflık artırılmıştır. Anonim şirket esas sözleşmesi, pay devrini kısıtlayıcı hükümler içerebilir. Örneğin pay devrinin yönetim kurulunun onayına tabi olacağı öngörülebilir. Kanunen nama yazılı payların devri, pay bedelinin tamamen ödenmemiş olması halinde şirket onayına bağlıdır (bu, TTK’nın öngördüğü zorunlu bir kısıtlamadır). Onun dışında kural olarak anonim şirkette pay devrini sınırlamak, limited şirkete kıyasla daha zordur; esas sözleşmeye konulacak kısıtlama hükümleri de haklı bir sebebe dayanmalı ve pay devirlerini tamamen engellemeyecek şekilde olmalıdır. Sonuç olarak anonim şirketlerde, pay devri nispeten kolay ve hızlı olup genelde noterde onaylama veya genel kurul izni gerektirmez. Devir işlemi gerçekleştikten sonra yeni pay sahibinin adı pay defterine yazılarak ortaklık hakları devralana geçer. Ticaret siciline tescil işlemi, anonim şirket pay devirlerinde kural olarak aranmaz; zira anonim şirketin ortaklık yapısı ticaret sicilinde yer almaz. Ancak anonim şirkette tek pay sahipli hale gelinmesi gibi önemli değişikliklerin sicile bildirilmesi zorunludur (TTK md.338). Ayrıca halka açık anonim şirketlerde Merkezi Kayıt Kuruluşu kayıtları esas alınarak pay sahipliği izlendiği için, devirlerin MKK sistemine uygun şekilde bildirilmesi ve işlenmesi gerekmektedir.

Limited şirketlerde pay devri ise anonim şirkete göre daha sıkı şekil şartlarına tabidir. TTK md.595 uyarınca bir limited şirkette esas sermaye payının devri yazılı şekilde yapılmalı ve tarafların imzaları noterce onaylanmalıdır. Uygulamada bu, ortak ile devralacak kişi arasında noter huzurunda bir hisse devir sözleşmesi imzalanması anlamına gelir. Devir sözleşmesinde, paya bağlı ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri, rekabet yasağı gibi hususlar varsa bunların da açıkça belirtilmesi gerekir. Noterde imzalar onaylandıktan sonra devir işlemi, şirket genel kurulunun onayına sunulur. Genel kurul onayı, şirket sözleşmesinde aksine bir düzenleme yoksa, limited şirkette pay devrinin geçerliliği için şarttır. Genel kurul sebep göstermeden onay vermeyi reddedebilir ve onaylanmayan devir hukuken geçersiz sayılır. Genel kurul üç ay içinde başvuruyu reddetmezse onay vermiş kabul edilir. Şirket sözleşmesiyle, pay devrinin genel kurul onayına tabi tutulmaksızın serbest bırakılması teorik olarak mümkündür; ancak uygulamada pek rastlanmaz, zira ortaklar limited şirketlerde kontrolü ellerinde tutmayı tercih etmektedirler. Dahası, şirket sözleşmesi pay devrini tamamen yasaklayabilir de (TTK md.595/f.4). Bu durumda yukarıda belirtildiği gibi ortağın çıkma hakkı saklı kalır.

Genel kurulca onaylanan (veya süresi içinde itiraz edilmeyerek onaylanmış sayılan) pay devri işleminin üçüncü aşaması, ticaret siciline tescil ve ilan edilmesidir. Limited şirketlerde ortakların adları, sermaye payları ve pay tutarları esas sözleşmede yazılı olduğundan, pay devri gerçekleştiğinde esas sözleşmenin ilgili sermaye maddesi değişecektir. Yeni ortakların şirkete girişi ve ayrılan ortakların çıkışı, ticaret sicili kayıtlarına işlenir ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilir. Böylece şirket ortaklık yapısındaki değişiklik aleniyet kazanır. Ticaret sicili müdürlüğüne tescil başvurusu yapılırken noter onaylı devir sözleşmesi, genel kurul kararının bir sureti, sermaye artırımının söz konusu olduğu durumlarda yeminli mali müşavir raporu gibi belgeler sunulur. Tescil ile birlikte, devralan kişi şirkette ortak statüsünü kazanır ve ayrılan kişinin ortak sıfatı biter. Tescil yapılmadan, yeni kişi şirkete karşı ortak haklarını kullanamaz. Örneğin tescil öncesi yeni kişiye kâr payı dağıtılması veya genel kurulda oy kullandırılması mümkün değildir. Limited şirket pay devri sürecinin noterde sözleşme, genel kurul onayı ve sicil tescili şeklindeki çok adımlı yapısı, kontrol ve şeffaflık sağlamayı amaçlar. Bu sayede hem ortaklar arasındaki güven korunmakta hem de alacaklılar ve üçüncü kişiler şirket ortaklık yapısını resmi kayıtlardan takip edebilmektedir.

Pay devri işlemlerinde vergisel ve hukuki bazı diğer hususlara da dikkat edilmelidir. 2024 itibarıyla geçerli düzenlemelere göre anonim veya limited şirket paylarının devri için noterde düzenlenen hisse devir sözleşmeleri damga vergisine tabi değildir. Bu istisna, şirket pay devri maliyetlerini azaltarak sermaye hareketlerini teşvik etmektedir. Ayrıca gerçek kişiler açısından iki yıldan fazla süre elde tutulan şirket hisselerinin satışı halinde gelir vergisi istisnası gibi avantajlar bulunmaktadır. Ancak limited şirket pay devrinden doğan kazanç, süre sınırlaması olmaksızın gelir vergisine tabi olabilmektedir; dolayısıyla ortaklar vergisel yükümlülüklerini de hesaba katmalıdır. Ticaret hukuku açısından ise, pay devri öncesinde şirket sözleşmesinin incelenmesi ve varsa önalım hakkı gibi düzenlemelere uyulması önem taşır. Bazı şirket sözleşmelerinde mevcut ortaklara, payını satmak isteyen ortağın paylarını öncelikle onlara teklif etme yükümlülüğü (önalım hakkı) tanınmış olabilir. Böyle bir durumda pay, üçüncü kişiye devredilmeden önce bu hak kullanımına uygun süreç işletilmelidir.

Özetle, anonim şirketlerde pay devri nispeten kolay ve hızlı olup çoğunlukla şirket içinde gerçekleşen bir işlemken (özellikle pay senedi bastırılmışsa fiziksel teslim yeterlidir), limited şirketlerde pay devri ise sıkı şekil şartlarına bağlanmış ve resmi tescile tabi bir süreçtir. Her iki halde de, hukuki geçerlilik için kanunun öngördüğü prosedür izlenmeli, aksi takdirde devir işlemi yok hükmünde olacaktır. Şirket paylarının devri, şirket kontrolünün el değiştirmesi anlamına gelebildiğinden, hem alıcı hem satıcı tarafın hak ve yükümlülüklerini netleştirmesi, gerektiğinde uzman hukukçulardan destek alması önerilir.

Sonuç ve Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

Sermaye şirketlerinde sermaye artırımı, ortaklık yapısı düzenlemeleri ve pay devirleri, şirketin geleceğini ve ortakların haklarını doğrudan etkileyen önemli işlemlerdir. 2025 yılı itibarıyla geçerli mevzuata uygun hareket etmek, olası yaptırımlardan kaçınmak ve ortaklar arası uyumu korumak açısından büyük önem taşır. Sonuç bölümünde, yukarıda ele alınan konular ışığında dikkat edilmesi gereken başlıca noktalar şu şekilde özetlenebilir:

Güncel Mevzuata Uyum: Şirketinizin sermaye yapısıyla ilgili kararlar alırken, TTK’daki son değişiklikleri göz önünde bulundurun. Örneğin, yeni asgari sermaye tutarlarını (A.Ş. için 250.000 TL, Ltd. Şti. için 50.000 TL) ve ilgili geçiş hükümlerini mutlaka dikkate alın. Mevcut sermayeniz bu tutarların altındaysa, ilk sermaye artırımı veya benzeri işlemde sermayenizi gerekli seviyeye çıkarmayı planlayın.

Sermaye Artırımı Sürecine Hazırlık: Nakit sermaye artışı yapacaksanız, öncelikle şirketin mevcut sermayesinin tamamen ödendiğinden emin olun; ödenmemiş sermaye borcu varsa yeni artırım yapılamayacağı kuralını unutmayın. Ayrıca bilançonuzda sermayeye eklenebilecek yedek akçe, fon, kâr gibi kaynaklar varsa, ortaklardan para talep etmeden önce bu iç kaynaklarla bedelsiz artırım yapma imkânını değerlendirin. Sermaye artırım kararınızı hukuka uygun şekilde genel kuruldan geçirin ve üç ay içinde ticaret siciline tescil ettirin.

Ortak Haklarının Gözetilmesi: Sermaye artırımlarında mevcut ortakların rüçhan haklarını kullanabilmelerine özen gösterin. Yeni yatırımcı alınacaksa bu işlemin şirketin menfaatine olduğundan ve haklı bir sebebe dayandığından emin olun. Rüçhan hakkını sınırlama kararı gerekiyorsa kanunun aradığı yüksek çoğunluk şartını karşılayın ve gerekçelerini sağlam hazırlayın. Aksi halde azınlık ortakların dava açma ve işlemi iptal ettirme riski doğacaktır.

Ana Sözleşme Değişikliklerinde Şekil Kuralları: Sermaye artırımı, yeni pay ihraç, unvan veya merkez değişikliği gibi her türlü esas sözleşme tadilinde genel kurul toplantı ve karar nisaplarına uyun. Gerekliyse Bakanlık izni veya özel onayları (örneğin halka açık şirketlerde SPK onayı) önceden alın. Genel kurul kararını noterce tasdik ettirip süresi içinde ticaret siciline tescil ettirmeyi ihmal etmeyin. Tescil edilmemiş esas sözleşme değişikliğinin geçerli olmayacağını aklınızda bulundurun.

Limited Şirketlerde Pay Devri İşlemleri: Limited şirket payınızı devredecekseniz, mutlaka bir hisse devir sözleşmesini yazılı hazırlayıp notere onaylatın ve genel kurul onayını alın. Genel kuruldan onay çıkmadıkça devir tamamlanmış sayılmaz. Devir onaylandığında, ticaret siciline gerekli evraklarla başvurarak tescili gerçekleştirin. Tescil öncesi alıcı tarafın ortak sıfatını kazanmayacağını unutmayın. Pay devir sözleşmelerinin damga vergisinden muaf olduğu avantajını bilin ancak doğabilecek gelir vergisi gibi yükümlülükler için de mali müşavirlerinizden bilgi alın.

Anonim Şirketlerde Pay Devri İşlemleri: Anonim şirkette pay devri yaparken pay senetlerinizin türüne dikkat edin. Nama yazılı pay senedi devrinde ciro ve teslim işlemlerini usulüne uygun yapın ve pay defterine kaydettirin. Hamiline pay senedi devrinde MKK bildirimlerini yasal süresinde yerine getirin. Şirket esas sözleşmesinde devir kısıtlaması varsa, yönetim kurulundan onay alın veya önalım hakkı prosedürünü uygulayın. Anonim şirket pay devirlerinin kural olarak ticaret siciline bildirilmediğini, ancak pay defterinin güncel tutulmasının ortaklık hakları açısından kritik olduğunu göz önünde bulundurun.

Uyuşmazlıkların Önlenmesi ve Çözümü: Ortaklar arası potansiyel anlaşmazlıkları en baştan önlemek için şirket sözleşmesine ve/veya ortaklar arası anlaşmalara net hükümler koyun. Özellikle pay devri kısıtları, kâr dağıtım politikaları, şirket yönetimine katılım gibi konuları belirsiz bırakmayın. Yine de bir uyuşmazlık çıkarsa, mümkünse arabuluculuk gibi dostane yollarla çözmeye çalışın. Çoğunlukla azınlık arasındaki ciddi anlaşmazlıklarda haklı sebeple fesih, ortaklıktan çıkma veya çıkarma gibi hukuki enstrümanların son çare olarak mevcut olduğunu unutmayın. Ancak bu yollara başvurmak şirket itibarını ve işlerini olumsuz etkileyebileceğinden, iletişim kanallarını açık tutmak ve adil çözümler bulmak her zaman en iyi yaklaşımdır.

Sonuç olarak, 2025 yılı itibarıyla Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde anonim ve limited şirketlerde sermaye artırımı, ortaklık yapısı ve pay devri konularında başarı için hem güncel yasal düzenlemelere hakim olmak hem de usul kurallarına titizlikle uymak gerekir. Şirket temsilcileri, hukukçular ve girişimciler, bu süreçlerde alacakları kararların uzun vadeli etkilerini değerlendirmeli ve gerektiğinde uzman danışmanlardan destek almalıdır. Resmî bir bakış açısıyla hazırlanan bu rehber niteliğindeki bilgiler, sermaye artırımı ve pay devri süreçlerinde yol gösterici olacaktır. Şirketlerin sağlıklı büyümesi ve ortakların haklarının korunması, ancak kanunlara uygun ve öngörülü adımlarla mümkün olabilir. Bu nedenle, her adımda dikkatli olunması ve mevzuatın gerektirdiği işlemlerin eksiksiz yerine getirilmesi, ileride doğabilecek sorunların önüne geçecek ve şirketlerin sürdürülebilir başarısına katkı sağlayacaktır.

En Son Haberler İçin Abone Olun

  • 0532 635 61 75
  • basvuru@bnkhukuk.com
  • Yeşilyurt İstasyon Cad. No: 26 Kat: 2 D:7, Bakırköy, İstanbul

İletişim

WhatsApp Telefon